KABUL: Siyah bir quiff ve favorileri olan Ahmed Zahir, liberal 1970’lerde aşk ve kalp kırıklığının şarkısını söylemiş oldu – şimdi harp ve acılarla boğuşan, sadece Afganistan’ın “Elvis”inin popülaritesinin ölümünden 40 yıl sonrasında sönmeden kalmış olduğu bir kent.

Brendi ve kırmızı Mercedes’ine düşkün eski bir başbakanın oğlu olan Zahir, başkentin Batılı turistlerle uğuldadığı ve hanımefendilerin yüksek topuklu sokaklarda dolaştıkları bir çağda ün kazanmıştır.

Zahir’in uzun süredir arkadaşı olan 73 yaşındaki Safiullah Sobat, AFP’ye verdiği demeçte, “Hepimiz onu severdi” dedi.

“Geceleri kızlar evinin önüne gelir ve otomobillerinin kornasını çalardı.”

Sadece 1979’da 33. doğum gününde Zahir, esrarengiz koşullarda otomobilinde ölü bulunmuş oldu. Ölümü – yaşamı şeklinde – folklorun bir parçası haline geldi.

Müzik ve dans alanının savaşın gölgesinde daraldığı bugün Afganistan’da, müzik kanalları hala onun şarkılarını her gün çalıyor ve hayranlar – ölümünden on seneler sonrasında doğanlar bile – albümlerini yakalamaya ve bu zamanda oluşturulan Feysbuk gruplarına katılmaya devam ediyor. onun onuru.

Kabil kent merkezindeki renkli bir restoran olan “Ahmad Zahir´s Cottage”ın yöneticisi olan ve tek bir adla anılan Hashmat, “Hangi ruh halinde olursanız olun, mutlu ya da mutsuz olursanız olun, şarkıları kalbinize dokunacak” diyor.

26 yaşındaki genç, çoğunlukla genç çiftlerden oluşan müşterilerini çay, nargile ve en önemlisi kahramanlarının şarkılarıyla karşılıyor.

Etnik bir Peştun olan Zahir, ülkenin çeşitli yerlerinde konserler verdi ve şu anda ününün zirvesinde olduğundan oldukça daha çok kutuplaşmış olan Afganistan’daki tüm etnik gruplar içinde fanatikleri vardı.

30 yaşındaki amatör müzisyen Basir Burhan, “Bugün etnik rekabetlerin ne yazık ki arttığını görüyoruz fakat Ahmad Zahir’in müziği hala insanları birbirine bağlıyor” diye açıklıyor.

Afganistan’da nereye giderseniz gidin, “müzik var ise, kesinlikle bir Ahmed Zahir şarkısı çalacaktır” dedi.

27 yaşındaki eski DJ Zubair Rezaee, Zahir’i “daima yeşil kalan” olarak nitelendirdi.

Dayanır şu sebeple “şarkılarını dinlediğinizde… onların daima, her yerde sizin için bulunduğunu düşünürsünüz.

“Savaşlar, toplumdaki değişimler ve değişik bir nesil, şarkılarının standardını hiçbir şey etkilemedi” dedi.

– Söylentiler ve sırlar –

1960’lar ve 70’ler, genç müzisyenlerin çoğunlukla Hint klasiklerinden etkilendikleri ve stüdyolarında hitleri kaydetmek için o dönemin tek radyo yayıncısı olan “Radio Kabul”e akın ettikleri Afganistan için müziğin altın çağı olarak hatırlanıyor.

Zahir’in en tanınmış eserleri Rumi ve Hafız şeklinde İranlı şairlerden esinlenmiştir ve çoğunlukla Dari yada Afgan Farsçasında şarkı söylemiştir.

Sadece Fransa’nın Enrico Macias’ı ve elbet Elvis Presley şeklinde Batılı büyükleri izlemekten çekinmedi.

“Ahmad Zahir’in Sanat ve Kültür Merkezi”ni de yöneten Zahir’in arkadaşı Sobat, “Şarkıcıların vücutlarını sallamalarının yada sahnede dans etmelerinin acayip görüldüğü bir zamanda, sahneye ve ekrana tam olarak bunu yaparak çıktı” dedi. Kabil.

“Elvis hakkında oldukça konuşuyordu ve saç stiline, giysilerine, konserlerde vücudunu hareket ettirme şekline bakmış olduğunuzda Elvis’ten esin aldığını anlıyorsunuz.”

Ölümünden bu yana geçen on seneler süresince, kısa yaşamında 20’den fazla albüm kaydeden Zahir’in bir otomobil kazasında mı öldürülmüş olduğu yada öldüğü mevzusunda tutarsız açıklamalar ortaya çıktı.

Resmi izahat, Kabil’in kuzeyindeki Salang Geçidi yakınında bir kazada öldüğü yönündeydi.

Sadece bir çok şahıs, şarkıları giderek daha eleştiri hale ulaştıktan sonra yada dönemin başbakanının kızıyla gizli saklı bir ilişkisi olduğu söylentileri sebebiyle komünist rejimin ona suikast düzenlediğini iddia ediyor.

Sobat öldürüldüğüne inanıyor.

“Cesetini tabutta gördüğümde alnında yanık izleri olan bir delik vardı. Yakın mesafeden vuruldu” dedi.

Seneler devam eden savaşlar peşinden müziği yasaklayan Taliban yönetimi altında Kabil’deki mezarına saygısızlık edildi.

Sadece tekrardan inşa edildi ve o zamandan beri, her 14 Haziran’da doğum günü olan hacılar, mezarına çiçek bırakmak ve son unutulmaz şarkılarından birini çalmak için Kabil’in cenup ucundaki Shohada-E-Salehin Mezarlığı’na akın etti.

Bigün gelecek ölümüm/ Işık dalgalarıyla parıldayan bir baharda/ Ah bir ihtimal gece yarısı âşıklarım / kederli(dolu) mezarıma çelenk bırakırlar.